Kitap

Annelik Kurguları /Cogito 81

Şimdi bu annelik denen şey çok karmaşık geldi bana. Hamilesin iyi, doğurdun güzel. Memene yapıştı cok cok emdi büyüyor, süper. Çooook seviyoruz, en çok, en bi çok seviyoruz. Eee peki bu mu yani! Üstelik Elisabeth Badinter “annelik sevgisi diye bir şey yok, aslında sadece sevgi var” demiş ve bunu taa yıllar önce okumuşum, üstelik kendi annemle deneyimimde sevgi en aklıma gelmeyen kavram falan.

Cidden, doğurdum da nedir yani dediğim az olmadı.

Kendi anneliğimin ötesinde bir annelik var. Kuşatılmış bir annelik bu. Taa ilk dinlere ilham veren bir annelik. Okulda da ana tanrıça çalıştım hep. Ana tanrıçaların doğurmadığını biliyorum. Artemis, Kybele… Üstelik çocuk düşmanı bu tanrıçalar.

Artemis mesela Niobe’nin altı çocuğunu gözünü kırpmadan öldürüyor, lohusalara düşman bir de. Artemis tapınağındaki lohusa kemerlerini görseniz anlarsınız zavallı kadınların korkularını.

Kybele desen zaten atın kuşun her şeyin anası ama insanın değil. Çok güçlü bir reddedişi var hem de.

Sonra sonra bakıyoruz her çağda farklı bu analık dediğimiz nane. Süt anneye vermeler, dadıda büyütmeler, aşırı düşkünlük, sonra çocuğu için can vermeler. Taaa günümüz analığına kadar uzun bir yol. Bir tarafta instagram momyyy fenomeni var mesela diğer tarafta orada yıllardır oturan cumartesi anaları. Ne menem bir kurgudur ki bu analık?… o kurgular üzerinde düşünmek ve kadın kimliğini analıkla ilişkilendirmek için bu dergi çok iyi. İlişkilendirmek -yüceltilen, ayaklar altına alınan, edilgenleştiren, güçlendiren, politize eden ve apolitize eden-

Doğurdum da ne oldu sorularıma hala cevap aradığımı da ekleyeyim. Cogito tavsiyemdir.

Tanışırız elbet. :)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.