Sevgili Arsız Ölüm
Dün polisin “abla göreve gideceğim ama bırakamıyorum, saatlerdir de bende” deyip elime tutuşturduğu kutudan minnak bi kedicik çıktı. Bebeği olanlar bilir, gece uyku haramdır yeni annelere. 😀 Hal böyle olunca ben de bebeği hırkamın altına alıp artık elimde sürünen (evet süründü resmen) Sevgili Arsız Ölüm’ü bitirmeye azmettim.
Bitti de. Sabah kedinin adının Dirmit olarak ilan edilmesinin sebebi de bu kitaptır.
Dirmit…”Kurtar kız kendini” diye seslenesim gelen kitabın küçük pasif direnişçisi. Kuşkuotunun, tulumbanın, cinlerin, ince yağan karı yoldaşı Dirmit…
Yıllar önce bu kitabı elime almıştım ve bitirdim mi onu bile hatırlamıyorum. Tabi o zamanlar büyülü gerçeklikten falan haberim yoktu. Okuduysam da okumadım sayıp başlamıştım zaten. Kitabın ilk bölümü, yani köyde geçen bölümüne çok oturmuş bu üslup. Köylünün, o can sıkıntısından mıdır nedir bilinmez hayatının ortasına getirip oturttuğu o tabiat üstü varlıklar, bilinmeze karşı duyulan korku, heyecan, öğrenme isteğinin anında bir dedikoduya, komplo teorisine kurban edilişi, nesnelere ve davranışlara yüklenen anlam müthişti. Hele ki köyden göç esnasında Dirmit’in şahsında bütün o tabiat üstü varlıkların adeta şaha kalkıp köyü birbirine kattığı bölüm bence Türk edebiyatının en şahane pasajlarından biri.
Sonrasını ise ilk bölüm kadar sevmedim. Zaten ilk bölümü İstanbul Edirne yolculuğunda hemen bitirmiştim de, gerisi bir aydır bitmek bilmedi. Ama ne öğrendim biliyor musunuz, anne denen o tutkal var ya, aileyi birbirine o bağlar ama tutkalın dozu kaçtı mı elinizi ayağınızı da bağlar. Başta “helal Atiye” dediğim kadın hakkında kitabın sonuna doğru “ölse de kurtulsalar” diye düşünmem vallahi benim suçum değil. Gerçi kurtulsalar dediğim de tek kişi: Dirmit. Gerisi köyden kente göçün kayıp insanları benim nazarımda, olmadıkları ve olmayacakları şeylerin hayalinde kaybolmaya mahkumlar ama Dirmit’ten umudu kesmedim kitabın sonuna kadar.
Efendim uzun oldu ama bu kitap daha fazlasını da hak ediyor aslında. Dirmit kızlarımızı üzmeyelim, onlar kuşku otundan yaşam enerjisi çıkaran, şiire, sokağa sığınan kırmızı karanfiller, bak kırmızı karanfil konusuna hiç girmeyeyim, o da okurlara kalsın. #çoksevdim
Latife Tekin / Adam Yayınları / 3. Basım 1984 / 218 sayfa