Blog

Aşı Karşıtlığı Üzerine

Ben bugün aşı karşıtlığının yeni moda olmadığını, aşılama tarihinin aslında aşı karşıtlığı tarihi olduğunu öğrendim.

1767’de sütçü kızların inek çiçek hastalığına bağışık oldukları fark edilince çiçek aşılaması başlar. Ancak aşırı muhafazakar teologlar ve doktorlar aşılamaya kesinlikle karşı çıkar. Sebebi ise, çiçek hastalığının Tanrının insanlar üzerindeki hükmü olduğu ve aşılamanın tanrının gazabına uğrama riskini arttırdığı inancı. Aşılamayı insanları tanrıdan uzaklaştırıp şeytana yakınlaşma aracı olarak gören bu muhafazakarlar, doktorları da tehdit ederler ve bu durum İngiltere’de kimi doktorların evlerine bomba atılmasına kadar gider.

Diğer yandan bazı teologlar da, azaptan kaçınmanın tanrının buyruğuna karşı çıkmak olmayacağı ile ilgili görüşler geliştirir.

Aşılama ile ilgili tartışmalar, aşıların yarar ve zararları ya da bilimsel düzlemden öte bir ahlak tartışması olarak 30 yıl kadar sürer. Ancak 1790’da Londra’da binlerce kişi çiçekten ölürken tam bir yüzyıl sonra 1890’da sadece bir kişinin çiçekten öldüğü rapor edilir. Çok güçlü şekilde karşı çıkılan ve bir kaç kişinin ısrarla gerekliliğini vurguladığı aşılama mücadeleyi kazanır ve coşkulu aşı karşıtları en ufak bir özeleştiri yapmadan sahneden iner.

Tanrının ne istediğini bilme iddialarının ahlaki üstünlüğü, hastalıktan kurtulma yollarının pratik üstünlüğüne yenilebilir, bu dini korkular ne kadar güçlü olsa da. Aynı şekilde komplo teorileri, kulaktan kulağa yayılan yanlış yönlendirmeler, korkudan beslenen inançlar da. Bunun için bilimin net, açık ve bariz şekilde yararlarını ortaya koyabilmesi ve insanların da bunu görmesi/öğrenmesi gerekiyor.

Phainomena Ocak Nisan 2020-

Nörofelsefi Bir Perspektiften İnsan Haysiyeti: Patricia Churchland

Tanışırız elbet. :)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir